Browsing articles from "Eylül, 2011"

Başarmayı Ne Kadar İstiyorsun? – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 14, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Başarmayı Ne Kadar İstiyorsun?  – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Hepimizin istekleri, beklentileri var bu hayatta.  Ancak ne kadarımız adım atıp, harekete geçiyoruz.  Şuan ki durumumuzda bizi ne mutlu ediyor? Çalışma şeklimiz, geleceğe ait beklentilerimiz bizi ne kadar mutlu edip, harekete geçiriyor? Bu sorulara cevap bulabilmek, farkındalığımızın artmasına, bizi doğru adımları atmaya sevk eder. İçinizdeki gücü ne harekete geçirir? Michael Jordan, Bill Gates gibi kişiler daha çok küçükken zengin olmayı kafalarına koymuşlardı.  Sen ne istiyorsun? Yüreğine bir bak, geçmişte başardıklarına bir bak, yine yapabilirsin. Hayalini gözünde canlandır,  içini coşku kaplıyorsa, bil ki doğru yoldasın. Hedeflerin seni coşkulandırmıyorsa, sende istek uyandırmıyorsa, bir yerde eksik var demektir. Başarmak istediğin şeyi gerçekten istiyor musun? Bu herhangi bir şey olabilir. Sınav kazanmak, istediğin okulda okumak,  istediğin sağlıklı, fit bir fiziğe sahip olmak, istediğin kariyere sahip olmak, mutlu bir evlilik… Önce yüreğine bak, ne kadar istediğine, ulaşmak için ne kadar arzu duyuyorsun bir bak. Sonra hedefine giden adımları tespit et. Yeterince istersen, her şeyi ama her şeyi başarabilirsin. Hedefine giden yolda kendine şu soruları sor;  Hedefime ulaştığımda ne olacak, ben nasıl biri olacağım, neler hissedip, neler görüp, neler işitiyor olacağım?  Hangi adımları atarak bu hedefe ulaşabilirim? Beş yıl sonra kendimi nerede görüyorum? Bu soruların cevaplarını hayal edebiliyorsan bil ki başarabilirsin. Başarı ve mutlulukla dolu bir hayat senin elinde.

Sevgiyle kalın…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Başarı, İçindeki Gücü Görebilenlerindir – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 7, 2011   //   by admin   //   Kariyer, Kişisel Gelişim, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Başarı İçindeki Gücü Görebilenlerindir – Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı Özlem Aktaş

Bu hayatta neler başarabileceğini biliyor musun? Yoksa hayat zor, imkansız deyip vaz mı geçiyorsun hayallerinden? Bir bilsen sahip olduğun içindeki hazineyi, içindeki gücü bir keşfetsen.  Trilyonlarla ölçülemeyecek kadar değerli bir hazineyi taşıyorsun; beynini, aklını. Oysa ki onu doğru kullanarak neler yapabileceğini bir bilsen, ona öyle hunharca davranır mıydın? O, senin en büyük hazinen. İçindeki gücü ortaya çıkarmak için ona ihtiyacın var. Kendini  bilmeye, tanımaya ihtiyacın var. Sahip olduklarının değerini  biliyor musun? Aldığın nefesin, evrendeki tüm güzelliklerin, sahip olduğun her şeyin değerini bilerek yaşıyor musun? Peki, kendi değerini biliyor musun? ‘Dünya altın madeninin peşinden koşuyor, sen kendin altın madenisin ama kendinden haberin yok.’ diyor Mevlana. Sen ne kadar kendinden haberdarsın? İçindeki sahip olduğun gücün farkına varsan şaşırırsın. Bu gücü uyandırıp eyleme geçebilirsen, işte o zaman içindeki karanlığa haykırıp aydınlığa çıkarsın. Hayat bisikletini sürerken daima frene basıp, kendine engeller koymak seni ne kadar ileri götürebilir ki? Marifet içindeki gücü keşfedip, ona güvenip, güçlü fırtınalara karşı  dik durabilmektir ve her türlü zorluğa karşı adım atabilme cesareti ve gücünü gösterebilmektir. Gerçek potansiyelini ortaya koymadığın bir hayat ne kadar doyumlu  olabilir. Kendine güven, içinde yatan hazinene, gücüne, bilgeliğine inan. Sende aklını kullanıp, cesur davranarak, ne istediğini bilerek bu dünyada fark yaratan önemli kişiler gibi olabilirsin. Potansiyelinin farkına var, içine bak, gör, sen bu dünyaya fark yaratmak, başarmak için geldin. Yüreğin sana ne yapman gerektiğini söyleyecektir. O zaman, içine, yüreğine bakıp, adım atmak için daha ne bekliyorsun ?

Sevgilerle…

Yaşam Koçu ve Nlp Uzmanı

Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Başarı, Hayal Kurma ve Biraz Cesaret İster – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 7, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

Başarı Hayal Kurma ve Biraz Cesaret İster – Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Bu hayatta çoğumuzun başarısızlıklarının sonucunda, bu dünyadan yok olmak istediği olmuştur. İçimizdeki gücün farkında olmadığımız zamanlardır bu anlar. Kendimizi ve doğamızı sınırlı kabul ederiz ve en ufak başarısızlıkta dipte olduğumuzu sanırız. Biraz yukarılara çıkmak istediğimizde, çevremizdekiler tarafından yapamayacağımız, başaramayacağımız hatırlatılır, sınırlarımız hatırlatılır ve haddimizi bilmemiz gerektiği söylenir. Hayal kurma gücümüz elimizden alınmak istenir. Bizde çok şey istediğimizi düşünür ve hayallerimizden vazgeçeriz ve diğer insanlar gibi olmayı, risk almadan adım atmadan yaşamayı  kabul ederiz. Bizi öğrenmeye,  gelişmeye  iten içimizdeki sesi susturur, başarısızlığa uğramaktan korkmak zorunda da kalmayız. Oysaki içimizdeki korkularımızla yüzleşerek, içimizdeki başarmak, öğrenmek için kendini duyurmaya çalışan iç sesimizi dinleyerek, hayatta yaşamak için ne çok neden olduğunu görebiliriz. Diğer insanların her gün tekrarladıkları şeyleri bizde aynen tekrarlamak zorunda değiliz. Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz. Yaşamayı, gerçekten yaşamayı öğrenebiliriz. Geleceğe umutla bakabiliriz. Bu yaşamın amacının,  her günü birbirinin aynısı tekrarlardan oluşan bir hayat olmadığının bilincine ve gücümüzün sınırsızlığına inanarak farkına varabiliriz. Sadece gözlerimizi aralayıp birazcık ileriye bakmamız yeterli. İçimizde bizi engellemeye çalışan korku,  bezginlik, umutsuz gibi duyguların bizi gelişmekten alıkoyan düşünceler olduğunun ayrımına varabilmek gerekli. İyinin mükemmelin sınırları yoktur. Düşlerini, hayallerini gerçekleştirmek için, şimdiden oraya vardığını görebilmeli ve kabul etmelisin. Ne yaptığını, ne istediğini bilerek  hayal kuran ve kendini orada gören kişi başarmış demektir. Hayal kurmak, istemek başarmanın yarısıdır çünkü. En yükseklere gidebilen kişi, en uzağı gören ve bunun hayalini daha önceden kuran kişidir. Uzağı, varacağın noktayı görebilmelisin, yaşamalısın o anı. Uzağı  görebilmek, ancak düşüncelerinin zincirlerini kırdığın sürece gerçekleşir. İstediğimiz noktada kalmak ve istediğimiz yere gitmeyi istemekte özgürüz. Özgür olarak doğduk, özgürlük doğamızda var. Hedefe varmak için, özgürlüğünü sınırlayacak her şeyi bir kenara koyabilme cesaretini gösterebilmelisin. Diğerlerinin ne söylediği, gelenekler ya da herhangi sınırlayıcı inançların. Bizi sınırlayan bu düşünceleri, inançları sabırla aşmaya çalışmalıyız. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Hayata gerçekten anlayarak bakarak  ve her zorluğun, her kişinin içindeki güzellikleri görmeye çalışarak  gerçekten sevebilir ve hayallerimizin  peşinden inançla giderek  ve onlara ulaşabiliriz.

Başarı bazen sadece bir adım ötededir. Bunu unutmayalım. Başarı ve mutluluk sizinle olsun…

Sevgilerimle…

Yaşam Koçu ve NLP Uzmanı

Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Hayatın Temelinde Yaratıcılık Vardır – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 4, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Mutlaka Okuyun  //  No Comments

HAYATIN TEMELİNDE YARATICILIK VARDIR  – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Bir şeyi hayal edebiliyor musun? Hayal edebiliyorsan gerçekleştirmek için adım atmışsın demektir. Hiç bir başarı yoktur ki daha önce hayali kurulmamış olsun. Bir şeyi hayal edebiliyorsan gerçekleştirme gücüne de sahipsin demektir. Sürekli her günü kendini, aynı şeyleri yaparak tekrarlıyorsan, bil ki  sürekli değişip gelişen bu dünyada olduğun yerde kalıyorsun demektir. Hayatımızda karşılaştığımız her problem yaratıcılığımızın, içimizdeki gücün ortaya çıkması için bir şanstır. Önemli olan problemleri fırsata dönüştürebilme gücüdür. Yaratıcı ve başarılı insanlar, zorlukların içindeki gücü görürler.  Başarılı olan insanların ortak özelliği, yaratıcı fikirlere sahip olmalarıdır. Hayat yaratıcılığı sever. Hayatın temelinde özünde yaratıcılık vardır. Yaratıcı düşünce ve fikirlerle insanlar fark yaratırlar, oldukları yerden bir adım ileriye risk alma cesaretini  göstererek adım atan kişiler yaratıcı kişilerdir. Risk almayan kişi gerilerde kalmanın sıkıntısı,  ilerleyememenin mutsuzluğu ile daha çok risk alır. Her problemin birden fazla çözümü vardır. Çözümleri ancak dünyaya yaratıcı gözlerle baktığımızda görebiliriz ve çoğu zaman çözüm problemin içindedir. Başarabileceğinden şüphe etmek, yaratıcı olmanın önündeki en büyük engeldir. Yaratıcı olmak demek, herkesin baktığı şeye bakıp, farklı şeyler görebilmek ve farklı şekilde davranabilmek demektir. Yaratıcı insanlar, alışılmış şeyleri değil, denenmemiş olanı denemekten, yapmaktan keyif alırlar. Yaratıcılık , kendine hata yapma özgürlüğü vermektir. Hata yapmak, hiçbir adım atmamaktan her zaman daha iyidir ve geliştiricidir. Her insanın özünde yaratıcılık vardır ve yaratıcılığa sezgilerimizi kullanarak  ulaşabiliriz. Yaratıcılık bir öğrenme sürecidir aynı zamanda. Kesinlikten vazgeçmek demektir. Güvenli limanlarımızdan biraz uzağa bakabilme cesareti demektir.  Dünya hayal gücüyle gelişir ,  değişir ve zenginleşir.  Dünyaya farklı gözlerle bakabilme, yaratıcı olabilme gücü hepimizin içinde. Sadece zihinsel kalıplarımızı kırarak, farklı olmayı deneyerek, farklılıktan korkmayarak, cesaretle bunu başarabiliriz. Hayatın daima size ilham vermesi ve yeni fikirleri ve olanakları görmeniz dileğiyle…

Sevgiler

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Duyuların Gelişimi Çocuklukta Başlar – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Eyl 4, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Mutlaka Okuyun  //  2 Comments

 Duyuların Gelişimi Çocuklukta Başlar – Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Hayatı algılayışımız; görme, işitme, dokunma, tatma, koku alma olan beş duyu organımızı kullanarak gerçekleşir. İletişimde, öğrenmede ve pek çok insani ilişkilerde algı sistemlerimizin etkinliği çok önemlidir. Bunlardan en önemlileri; görsellik, işitsellik ve dokunsallıktır. Hepimiz bu temsil sistemlerinin tümünü kullanırız. Ancak kimimizin görsel, kimimizin işitsel, kimimizin dokunsal duyuları gelişmiştir. Etkin öğrenmenin ve davranış kalıplarımızın bu temsil sistemlerinden hangisini kullandığımızla yakından ilgisi vardır. Daha etkin, gelişmiş, yaratıcı bir insan olmak bu duyuların hepsinin etkin bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Gelişmiş, yaratıcı insanların en önemli özelliği; bu duyuların hepsini etkin kullanabilmeleridir. Duyuların gelişimi için bu gereklidir. Kişiliğin gelişiminin 0-2 yaş arasında oluştuğunu düşünürsek bu süreçte anne ve babalara çok ciddi görevler düşmektedir. Dış dünya ile ilgili algılarımızın geliştiği bu dönemde çocukların bol bol görsel, işitsel ve dokunsal uyarıcılarla tanıştırılması gerekmektedir. 2-14 yaş arası bu sürecin gelişme evresidir. Çocuklarımızın tüm duyularını geliştirmeye yönelik bu çaba, algılama ve kavrama kapasitelerini yükselterek, yaratıcı zekalarını olumlu etkileyecektir. Birkaç küçük çaba ile bu kolayca başarılabilir. Aşağıdaki ufak uygulamalarla çocuklarınızın geleceği için en güzel yatırımı yapmış olacaksınız.

Çocukların işitselliğini geliştirmek için, ses değişikliklerini, ses düzeyindeki iniş ve çıkışları, hızdaki artma ve azalmaları vurgulayalım. İşitselliğini uyaracak ses kaynaklarını bulup, kullanmasını ve fark etmesini sağlayalım.

Çocukların görselliğini geliştirmek için, görsel uyaranlarla besleyerek, görüntüler ve şekiller arası, hatta renklerin tonları arasındaki farkları vurgulayalım. Ayırt edebilmesine yardımcı olalım.

Çocukların dokunsal duyularını geliştirmek için, dokundukları objeleri tüm ayrıntıları ile hissetmelerini sağlayalım. Sıcaklık soğukluk, sertlik yumuşaklık, pürüzlülük ve pürüzsüzlük gibi ögeleri hissetmesini sağlayalım. Evdeki ve dışarıdaki her şeye dokunmasını isteyelim.

Bunların dışında, duyularını aktif kullanacakları körebe gibi oyunlar oynayalım. Çocuklarımızın içlerindeki sınırsız potansiyele ne kadar ulaşabilirsek, hayatlarına olumlu olarak ne kadar dokunabilirsek ve ne kadar katkıda bulunabilirsek, anne ve babalar olarak onlar için, kişiliklerinin gelişimleri için bir şeyler yapmış oluruz. Yetenekli, potansiyelini ortaya çıkarabilen başarılı bir nesli hep beraber, çabalarımızla yaratabiliriz…

Sevgiler

Yaşam Koçu, NLP Uzmanı Özlem Aktaş

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Mutlu Olmaya Cesaretin Var Mı?

Eyl 2, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Çoğumuz mutluluğu bir sonuç sanarız. Dileklerimiz gerçekleştiğinde ne olacak diye sorulduğunda alınan cevap genelde mutlu olacağım olur. Bilmeyiz ki durum tam tersi işler. Mutlu olduğumuz da tüm dileklerimiz gerçekleşir…

Hayatınızda her ne olmuşsa olsun bugünden itibaren unutun gitsin. Bizler başımıza gelenlerden dolayı birilerini suçluyorsak yalnızca kendimize zarar veririz. Belki o suçladığımız insanlar başka hayatlarda başka izler bırakmaya başlamıştır bile. Unutmayalım ki her şey bizim iyiliğimiz için olur.

Mutluluğunuzun peşinden gidin. Etrafınız duvarlarla kaplı olsa bile mutlaka bir kapı açılacaktır. Mutluluk masalsı bir enerji yayar. Ve bütün dilekleriniz gerçek olur. Tüm kapılar sana açık, her zaman açıktı. Tek yapman gereken azıcık aralamak. Mutlu olmaya cesaretin var mı?

Eğer mutlu olmak için güneşin doğmasını beklerseniz yıldızları da kaçırırsınız. Oysa yıldızlar da geceyi aydınlatır. Karanlığı aydınlatmak için o kadar da fazla ışık gerekmeyebilir aslında…

Arzu ettiğimiz şeylere kavuşmadan önce yaydığımız mutluluk ne kadar güçlüyse o kadar güzel bir enerji yayarız. Bir dilek dilediysen tamam artık keyfine bakmaya başlayabilirsin. Yalnızca mutluluk veren şiirleri ve kitapları oku, cesaret veren filmleri izle, mutlu, huzurlu ve hoşlandığın arkadaşlarınla görüş, sevgi dolu yazılar mektuplar mailler yaz…

Ve hayatın her zaman tadını çıkar. Mutluluk insanın içinden gelir. Para, iş, araba, sevgili ya da herhangi bir dilek seni tek başına mutlu edemez ki. Eğer bir insan mutsuzsa dileklerini elde ettiğinde de mutlu olamayacaktır.

Hayattan bir kere geçmeyi planlıyorsunuz değil mi? Öyleyse yaşayacak binlerce yılınız varmış gibi davranmayın. Eğer mutlu olacaksanız bu şimdi olmalı. Çünkü bu yoldan bir daha geçmeyeceksiniz. Mutluluk kimseyle yarı yolda tanışmaz. Onu istiyorsanız almalısınız.

Şuandan itibaren yapmanız gereken tek şey mutlu olmak. Hayatınızda her ne olursa olsun mutlu olmaya karar verin. Şu an mutlu olun, haydi şimdi başlayın! Bakın çevrenize mutlu olmak için ne kadar fazla nedeniniz var görebildiniz mi? Bir çay demlerken mutlu olun. Çayınız var, demliğiniz, ateşiniz ve demek ki siz de varsınız…

Haydi iyi hissetmeye başlayın; iyi hissetmek, kendinize son düşüncenizin gerçek, son sözünüzün bilge, son davranışınızın sevgi dolu olduğunu söyleme yolunuzdur. Kendi gelişiminizi, kendinize iyi hissetme hakkını tanımayarak kısıtlamayın.

Ve unutmayalım, felaket haline dönüşemeyecek mutluluk olmadığı gibi mutluluk haline dönüşemeyecek felaket de yoktur. Bu sizin elinizde.

Benim kendimi başarılı saymak için hiçbir şey yapmama gerek yok aslında. Kendimi iyi hissetmek için ayağa kalkıp yere bakmam yeterli. Yerin altında değil üstünde olduğum her an harika bir gündür.

Mutluluğunuz daim tüm dilekleriniz gerçek olsun…

Sevgiler

İnci AKTAŞ

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Her Şey Bizim İyiliğimiz İçin Olur

Eyl 2, 2011   //   by admin   //   İlişkiler  //  No Comments

İlişkilerde başarısız sayılmazdı aslında. Ancak duygusal ilişkisi süresince kurup düşündüğü ayrılıkla ilgili büyük korkusu başına gelmişti. Ne de olsa insanların korktuğu başına gelir. Korku ve tereddüt en büyük dilektir hatta emirdir. Ayrılık her zaman kolay atlatılan bir durum değildir. Ancak ayrılığı bile ve beraberindeki sebep her neyse biz onu kendimize çekeriz. En çok düşündüğümüz şeyi kendimize çekeriz. Bahsettiğim kişi biz ona Ayşe diyelim, bu yıpratıcı ayrılık sonunda biten ilişkisini değerlendirip ondan ders almaya karar vermişti. Yaptığı hataları yapmayacaktı ancak fark etmediği bir şey vardı ki o da bir sınırlayıcı inanca takılıp kalmaktı. Bütün erkekler aldatır.

O esnada aynı zamanda ruh eşinin hayatına girmesini diliyordu. Kendisi bunu net bir şekilde ifade ettiğini ve artık aramasına gerek kalmadığını çünkü ruh eşinin kendisini bulacağını düşünüyordu. Strateji kısmen doğruydu. Çünkü kendinize bir eş dilediğinizde aramamanız gerekir. Çünkü aramak bulamamaktır. O doğru zamanda doğru yerde bulacaktır sizi.

Aylar sonra karşısına gerçekten dilediği gibi birisi çıkmıştı. Ayşe ruh eşine rastladığını düşünüp duygusal bir ilişkiye başladı ancak unuttuğu bi şey vardı. Sınırlayıcı inancı ‘Bütün erkekler aldatır.’ Bu net dilek, yüreğiyle inandığı hayatının aşkını bulacağı dileğinin önüne geçmişti. Korku ve terddüt en net dilektir. Ve Ayşe bir süre sonra öğrendi ki erkek arkadaşının kendisinden başka yürüttüğü bir ilişkisi daha vardı.

İşte dilek dilerken yaşadığımız en büyük iilem budur. Bir şeyi isteriz ama aslında gerçekten ne istediğimizi, yüreğimizde neye inandığımızı bilmeyiz. Oysa ki bir şeyi doğru istersek olur. Çünkü dilekler gerçekleşir hem de tam istediğiniz gibi. Ayşe ruh eşini içten içe adeta iman ederek inandığı bütün erkekler aldatır inancını kırmadan dilemişti. Ama dileği beraberinde inancını da haklı çıkaracak şekilde bir bonusla gönderilmişti.

Bu nedenle dualarınıza dikkat edin, her an gerçekleşebilirler, ki gerçekleşecekler diyoruz. Kişi mutlu bir ilişki arzusundayken aynı zamanda içten içe böyle bir aşkın olmadığını düşünürse bu dileği tam da istediği gibi, ağır ağdalı dramlara sahne olan bir ilişki ile gerçeğe dönüşür.

Peki Ayşe’ye ne mi oldu? O bu olaydan sonra içten içe iman ettiği inancını inanılmaz acılara bağlayarak değiştirdi ve yerine mutlu bir ilişkinin her zaman mümkün olacağı inancını yerleştirdi. Daha sonra mutlu ve sonsuza kadar sürecek birlikteliğini diledi ve hayalini kurdu. Buna bütün kalbiyle inandı ve mutlu oldu. Şuan o birlikteliği yaşıyor ve çok mutlu. Kendisine sorulduğunda o yaşadığı iki deneyim olmasaydı şuan ki eşini bulamayacağını söylüyor.

Yani her şey bizim iyiliğimiz için olur. Bu nedenle siz geçmişi bırakın, her ne yaşadıysanız farketmez. Öğrendikleriniz için şükredin ve onlarla yolunuza devam edin. Ve dileyin. Mutlu olun. Mutluluk masalsı bir enerji yayar ve bütün dilekleriniz gerçek olur…

Sevgiyle kalın

İnci AKTAŞ

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Çekici Doğru Yere Vurun!

Eyl 1, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Bazen hayatımız öyle bir noktaya gelir ki, küçük bir yerde meydana gelen tıkanıklık tüm sistemi sekteye uğratmaya yetmiştir. Ve bu tıkanıklık nerededir bilemeyiz. İşte o zaman belki de küçücük bir sıkıntımız varken aşılamayacak dağlara dönüşür problemlerimiz. Olmadık yanlış meteforlarla betimlemeye başlarız hayatımızı. Üstümüzden koca bir kamyon geçmiştir. Büyük bir çukura düşmüşüzdür, aşılamayacak dağlar karşımıza dikilir.

Dedik ya, bunları bize hissettiren belki de başımıza gelen küçücük bir olaydı. Ve muhtemelen başmıza gelen en büyük felaket değildi. Ama biz genelde olayları dar bir çerçeve içinde değerlendirmek üzere programlanmışızdır. Hep aynı yöne bakarız. Motivasyonun gücü de bizi bulunduğumuz tıkanmışlıktan çıkarmaya yetmez o zaman. Çünkü dünyanın bütün motivasyonları bir araya da gelse, bir sineği kapalı bir camın arkasına taşıyamaz. Sinek aynı cama vurup durur. Yönünü değiştirip açık bir kapı bulması gerekir.

Kendimizi bir tıkanmışlığın ortasında bulduğumuz zaman dövünmek yerine dönüp bir süre içimize bakmalıyız. Kendimize şunu sormalıyız; “Benim şuan yaptığım şey ne? Bu problemin harika yanı ne, beni nasıl mükemmelleştirecek? Durumu istediğim hale getirmek için ne yapmam gerekiyor? Hissettiğim duygu bana tam olarak ne anlatmaya çalışıyor? Bir sene sonra bir anlamı olacak mı? Gerçekten kamyon çarpmasıyla aynı şeyi mi ifade ediyor?” Eminim öyle değildir. Yani size daha önce gerçekten hiç kamyon çarptı mı?

Sonuçta bizim nasıl hissettiğimizi saptayan ve hayatımızı biçimlendiren yaşadığımız olaylar değil bizim onları nasıl yorumladığımızdır. Böyle anlarda kendimize sorduğumuz doğru sorular bir anda bakışaçımızı değiştirecek, doğru yere odaklanmamızı sağlayacak sorunun üzerini örtmek ve daha sonra tekrar aynı çukura düşmek yerine (tabir-i caizse) anlamını değiştirerek bir daha karşımıza çıkmasını engelleyecektir.

İyi çalışmayan dev bir buhar kazanı sistemini çalıştırması için çağrılan bir kazancıyla ilgili eski bir hikaye anlatılır. Kazancı mühendisin anlattığı problemleri dinledikten ve bir kaç soru sorduktan sonra kazanın bulunduğu odaya girer. Sesleri dinler ve boruları elleriyle yoklar. Alet çantasına uzanıp küçük bir çekiç çıkarır ve parlak kırmızı kapağa bir kere vurur. Bu hareketi yapar yapmaz bütün sistem tıkır tıkır işlemeye başlar. İşletme sahibi ertesi gün bin dolarlık faturayla karşılaşınca kazancının kazan dairesinde sadece on beş dakika kaldığını ve fiyatın çok fahiş olduğundan yakınır. Kazancının ona gönderdiği fatura şöyledir;

Çekiçle vurmak: 50

Nereye vurulacağını bilmek: 999, 50

Toplam: 1.000, 00

Her zaman çekici doğru yere vurabilmeniz dileğiyle…

Sevgiyle kalın.

İnci AKTAŞ

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Kendi Yarattığınız Mucizelerin Farkında Mısınız?

Eyl 1, 2011   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  1 Comment

Hepimiz hayatımızın her evresinde büyüklü küçüklü mucizeler gerçekleştirmişizdir. O zamanlar bunu nasıl yaptığımızı fark edemediğimiz için mucize diye nitelendirmişizdir. Ama şöyle bir düşününce bazen düşünce gücümüzle neler başardığımıza şaşarız. Yine de bu başarıların, nice içinde kaybolduğumuz çıkmazlarımızdan bizi çıkarabileceğine inanmak istemeyiz. İnanmaktan kaçınırız. Çünkü değişmek zordur. Belki de insanların ‘Madem bu kadar çabuk değişebiliyordun, neden bunca yıl bekledin?’ demesinden korkarız.

Ulaşmak istediğiniz şey ne olursa olsun, başkalarının ona nasıl ulaştıklarını öğrenin. Dünya üzerinde bir kişi için bile mümkün olan bir şey sizin için de mümkündür. Daha iyi bir haber, mümkün olmadığı söylenen şeyler bile mümkün olabilir. Bir yaban arısı kanatlarının çapı ve ağırlığı nedeniyle aerodinamik kanunlarına göre asla uçamaz. Peki yaban arısı neden uçabiliyor? Sanırım aerodinamik kanunu bilmediğinden…

Herhangi bir amaç için bunu önceden başarmış kişilerin hikayelerini okumak, onlardan bilgi almak faydalı olur. Seyredin ve analizini yapın. 1990 yılında bilimadamları ilginç bir fenomen gözlemişler. Beynimiz belli hareket süreçlerine ait anıları kaydediyor. Bunları gerçekleştiren biz olmasak bile.

Hepimizin artık bildiği gibi beyin gerçekle hayal arasındaki farkı ayırt edemiyor. Bu nedenle bir şeyin bizde var olması için ona sahipmişiz gibi dvranmalıyız. Ve daha önce beynimizin kazanddığı bu zaferi tekrarlayabileceğine inanmalıyız. Bu yazımda daha çocukken gerçekleştirdiğim küçük bir mucizeeden bahsetmek istiyorum.

On yaşındaydım. O zamana kadar nasıl olduysa denize girdiğim halde yüzme bilmemem sorun yaratmamıştı. O güne kadar. Kalabalık bir gezide denize girecektik. Benim dışımdaki tüm çocuklar yüzme biliyordu. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Çocukluğun verdiği utangaçlıkla yüzme bilmediğimi söyleyemedim. O zamanlar küçük pembe bir yalan diye nitelendirdiğim bir şekilde herkese yüzme bildiğimi söyledim. Ve nihayet deniz kenarına gelmiştik. Benim dışımdaki herkes balık gibi yüzüyordu. Ben de yüzebildiğimi söylemiştim, çare yoktu. Yüzecektim. Denize girdiğim anda sanki vücuduma sihirli bir değnek değmişti. Yüzüyordum. Diğerleri gibi. Kolluklara ve simite ihtiyacım yoktu. Oradaki kimse o ana kadar yüzemediğimi anlamamıştı. Ve ben yüzüyordum. Kimsenin bana öğretmesine gerek duymadan yalnızca –mış gibi yaparak. Yüzme biliyormuş gibi yaparak. Sonradan bu mucizenin nasıl gerçekleştiği üzerinde düşündüğümde fark ettim ki, yol boyunca yüzebildiğime kendimi bile inandırmıştım. İstiyordum, inanıyordum ve yüzebilen bir insanmış gibi davranıyordum. Bazen aylarca süren kurslar sonucu öğrenilen yüzme –mış gibi yaparak da öğrenilebiliyordu.

Ben çok eminim, hepimizin hayatında kendi yarattığı mucizeler var. Eğer isterseniz yorumlarınızda veya mesaj göndererek benimle paylaşabilirsiniz. İnanın ki bunu paylaşırken, hatta düşünürken bile, sizin belki unuttuğunuz ama içinizde bir yerlerde daima var olan yeteneklerinizin farkına varacaksınız.

Sevgilerimle…

İnci AKTAŞ

(0224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Ara

Kategoriler