Browsing articles tagged with " İLETİŞİM"

Empati Neden Önemli?-Özlem Aktaş

Empati Neden Önemli?

Dünyadaki en zor şey, bir insanı gerçekten anlayabildiğini hissettirebilmektir. Bir kızılderili atasözü, bir insanı anlamak istiyorsan, gökte üç ay eskiyene kadar onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın der, bu da empatinin yani kendini karşıdakinin yerine koyarak kişinin duygularını derinlemesine anlayabilmenin ne kadar büyük bir çaba gerektirdiğini gösterir. Empati, seninle birlikte hissediyorum ve seni anlıyorum demektir, senin yerine hissediyorum demek olan sempatiden farklıdır. Empati; kişinin karşısındaki insanı yargılamadan, ne hissetmiş olabileceğini, ne düşündüğünü, kendi kimliğinden geçici olarak sıyrılarak anlayabilmesidir. Anlaşıldığını hisseden insan, kendisine, karşıdaki insana ve içinde bulunduğu sürece farklı gözle bakabilmenin bir yolunu bulur. Karşımızdakini yargılama en kolayıdır. Oysa ki koşulsuz bir sevgi ve kabulu de içeren empati çok ustalık gerektiren etkili bir iletişim yoludur. İyi bir yaşam, iyi bir ilişki hedefi olan kişiler empatik tutumu öğrenmeye hevesli olup, karşıdakinin yaşantısını gerçekten anlamaya niyet etmekle başlayabilirler. Bunu da ancak içinde bulunulan süreçte sadece an da tüm dikkati karşımızdaki kişiye verirken, yargı ve kendi gerçekliğimizi dışarda bırakarak başarabiliriz. Bu sanıldığı kadar kolay bir beceri olmasa da öğrenilebilir. Başkalarının dünyasına saygı içeren bakış açısı insanlar arasında ruhları dönüştürücü bir etki yapar. Empati becerisini geliştirmek için ne yapabiliriz? Öncelikle yavaşlamak ve karşıdakinin etkisine hemen tepki verip değerlendirme de ve yargıda bulunmamak, soru sorma alışkanlığı ile düşüncenin söylenenin ne anlama gelebileceğini araştırıp merak etmek, kendi hayatımızı düşünce, duygu, ihtiyaç ve davranışlarımızı anlamaya çalışmak, sınır ve kurallarımızı belirleyebilmek ve geçmişimizi yargılamayı bırakıp dersler alıp hayatı akışına bırakabilmek ile mümkün olabilir. Sonrada bu beceriyi diğer insanlarla iletişimimizde bol bol deneyimleme fırsatını yaratarak empati becerisini kazanmayı başarabiliriz. Özmerhamet, anlayış, empati,sağlıklı iletişim ve huzurla geçecek bir yaşam ancak buna niyet edip eyleme geçmekle mümkün olur, sevgiler. 

Özlem AKTAŞ

Aile Terapisti, Psikoterapist, Bireysel Danışman ve Koç

02242434314

İstanbul Ofis ; 05335179512

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

EVLİLİK NEDİR? NE DEĞİLDİR?- Özlem Aktaş

Evlilik nedir? Ne değildir?
Dünyada yapılan araştırmalarda evliliklerin yarısı boşanma ile bitiyor ama insanlar buna rağmen hala evlenmeyi tercih ediyorlar. Çünkü insanlar yalnız başlarına oldukları mutluluk anını biriyle evlendiklerinde daha da fazla arttıracaklarına inanıyorlar. Evlilik için de biz olmayı başardığımız, sınırlarının belli olduğu, birlikte yaşama konusunda anlaşmaya vardığımız bir anlaşmadır. Evlilik kendi içinde toplumsal kuralları barındıran, aynı zamanda da her iki tarafında ortaya bazı fedakarlıklar koyması ve bedelli ödemesi gereken bir kurumdur. İnsanoğlu , yasadığı ilişki sorunlarına, boşanmalara, aldatmalara, acılara rağmen neden hala evlenmeyi seçiyor? Mutlu olma umudu, sevme sevilme, iyi gün de kötü gün de yanında varlığından mutlu olduğun bir insanın düşüncesine evet diyoruz. Mutlu bir evlilik nedir sorusuna verilecek en temel cevaplar; Öncelikle güven ve sadakat duygusunun sağlanması ve korunması, sevgi ve merhamettin varlığı , evlilik ve hayat içinde pozitife odaklanacak bakış açısı, sağlıklı kurulan iletişim şekli, beğenilme, onaylanma, hayranlık, arzu, sevgi ve şehvetin beraber varlığıdır. Bu unsurlardaki eksiklikler, her iki tarafın sorumluluğunda olan bu duyguların yaratılmaması,  mutlu evlilikten uzaklaşmamıza sebep olurken , bu duyguları açığa çıkaracak eylemler mutlu bir beraberliği oluşturup sağlamlaştırır. Önemli olan bunu ne kadar yapmayı istediğimiz bu yolun engebeli iniş çıkışlı ve asla kendiliğinden olmadığını bilmek ve mutlaka bir gayretle sevgi ve evliliğin yaratılabileceğini bilmektir.

Özlem Aktaş

Aile Danışmanı, Psşkoterapist, Bireysel Danışman ve Koç, Eğitmen

02242434314

İstanbul ofis ;05335179512

İstanbul ve Bursa Ofislerimizde hizmet vermekteyiz.

Eğitime kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Çocuğumu bir birey olarak kabul ediyor muyum?

Nis 4, 2018   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

Çocuğumu bir birey olarak kabul ediyor muyum?

Birey nedir, kimdir ve çocuğumu birey olarak kabul edebilseydim ne farklı olurdu? Kendi istek ve arzularını çocuklarına kabul ettirmeye çalışan anne babalarla sıklıkla karşılaşıyoruz. Çoğunlukla çocuk ve ebeveyn arasında ki çatışmaların nedeni de bu. Çocuğun ayrı bir kişiliği olduğunu kabul edememek.

Ebeveynler çocuğu birey olarak kabul edemediklerini, kendi istek ve beklentilerini sıklıkla çocuklarına aktardıkları davranış kalıplarında gösterirler. Çocuklar için ilk ve en etkili model anne babalardır. Çocuğa olumlu davranış ya da olumsuz davranış kalıplarını farkında olmadan aile ortamında öğretiriz. Anne baba kendi arasındaki çatışmaları farkında olmadan çocuğu yansıtır, ya da çatışma ortamına çocuk maruz bırakılır. İlerleyen zamanlarda çocuklarda duygusal sorunlar baş göstermeye başladığında sıklıkla kolaylıkla çocuğun mizacını yaradılışını suçlamak daha kolay bir yol gibi çıkıyor ebeveynlerin karşılarına. Ebeveynlerden biri bu durumun dışında kalmaya çalışıp, çocuğun olumlu davranışlarını ve kişiliğinin kendine has özelliklerini görüp onaylarken, diğer ebeveynin tutumları zıddı yönde ise çocuk çoğunlukla içsel çatışma yaşamaya başlayacaktır. Ne beklediğimizi, ne istediğimizi çocuğun kişiliğini ve arzularını dikkate alarak ifade edebilirsek, demokratik, açık iletişimin olduğu bir aile ortamı yaratabiliriz.

Her birey, dünyaya gelirken kendine has kişilik özelikleri, yetenekler ile dünyaya gelir. Bizler kendi ailelerimizden getirdiğimiz davranış, değer ve inanç kalıplarını sürdürmeye devam ederiz. Oysa ki dünya değişir. Çocuklara yaklaşma tarzımız, tutumumuz da değişime uğramak zorundadır. Anne babalar çocukların dünyasında ki ilk öğretmenler olarak, çocuğunu öncelikle koşulsuz kabul ve sevgi ile kabul edip , nasıl daha etkin ebeveyn olacaklarını sorgulamaları gerekir. Çünkü anne baba olmak dünyada ki en büyük sorumluluktur. Çocuğu birey olarak kabul edebilmek, önce kendini kabul edebilmek, kendini tanımaktan geçer. Birey, kendine has özellikleri olan insandır. Çocuk da ne kadar küçük olursa olsun, kendi içsel özellikleri, algıları, düşünceleri, inançları, değerleri olan bir varlıktır. Kendinin farkında olan, inanç ve değerlerinin farkında olan anne babalar çocuklarının düşünce ve algılarının daha fazla farkına varabilmekte, kendini kabul edebilen ebeveynler çocuklarını oldukları gibi kabul edebilmeyi daha kolay başarabilmektedirler.

Kendini kabul, farkındalıkla gelen bir süreçtir. Daha farkındalıklı aileler, ileri gelişkin ve kendinin farkında olan yeni nesillerin gelişmesi için son derece önemli bir konudur. Bu sebepledir ki aile eğitimleri, koçluk, danışmanlık gibi yaklaşımlar ailenin sorunlarını bir bütün olarak ele almasını sağlarken sıkıntıların bütünsel bir yaklaşımla çözülmesine yardımcı olur. Aile koçluğu, danışmanlığı, aile içindeki iletişim çatışmalarının çözülmesine katkı sağlarken, beceriler uzun vadede daha anlamlı değerlerin yaratılmasına da katkı sağlamış olmaktadır. Aile, toplumun yapı taşıdır, bu sebepledir ki sağlıklı büyüyen gelişen bir çocuk yetiştirmek isteyen aileler öncelikle değişim için sorumluluk alıp, harekete geçmeyi istemelidir. İstemek başarmanın yarısıdır. El birliğiyle güçlü, sevgi temelli aile birlikleri yaratmak dileğiyle…

Sevgiler..

Özlem Aktaş, Psikolojik Danışman, Profesyonel Koç, Eğitmen

02242434314

Online eğitimler için www.plenahuman.com adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Online eğitim programlarına kayıt olduktan sonra istediğiniz yerden istediğiniz zaman eğitimlerimize katılabilirsiniz.

Bireysel online seanslar için ise, 02242434314 nolu telefondan bize ulaşabilirsiniz.

Çocuğunun Koçu Sen Ol ! Etkili Anne Baba Eğitimi

Şub 9, 2016   //   by admin   //   Eğitimler, Makaleler  //  22 Comments

20190724_165030_0000Bu eğitimle, çocuklarınıza sunacağınız hap niteliğinde bilgiler yerine, onlarla doğru iletişim kurmayı, koçluk becerileri ile onların yaşam boyu danışmanı olmayı, onları anlamayı, değer vermeyi ve değerli hissettirmeyi, sevgi dolu ilişkiler geliştirmeyi, potansiyellerini performansa dönüştürmeleri için nasıl destek olabileceğinizi, korku, kaygı ve endişelerini gidermek için nasıl yardımcı olabileceğinizi, hayallerini gerçekleştirirken nasıl yanlarında olabileceğinizi ve daha birçok şeyi öğreneceksiniz.

Kimler Faydalanabilir?

-Eğitim hayatı boyunca çocuklarına verimli bir şekilde destek olmak isteyen tüm anne babalar

Neler Kazanacaksınız?

-Çocuğunuzla Nasıl Daha Etkili İletişim Kurabilirsiniz?

-Koçluk Becerilerinden; Etkin Dinleme, Etkili Soru Sorma, Yansıtma ve Geri Bildirimi nasıl kullanabilirsiniz?
-Doğru Soruları Nasıl Sorabilirsiniz?
-Hedeflerini Belirlemesine Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?
-Stratejik Adımları Nasıl Oluşturabilirsiniz?
-Nasıl Motive Edebilirsiniz?
-Birlikte Nasıl Planlama Yapabilirsiniz?
-Zaman Yönetimi,Kaygı Yönetimi,Stres Yönetimi Anlamında Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz?
-Korkularını nasıl giderebilirsiniz?
-Nasıl daha yapıcı ve güçlendirici inançlar oluşturabilirsiniz?
-Nasıl Olumlu Bir Tutuma Sahip Olabilirsiniz?
-Başarı Çemberini ve Alt Modalite, Sembolik Metaforlar Tekniklerini Nasıl Kullanabilirsiniz?
-Sınavlara Hazırlanırken Nasıl Destek Olabilirsiniz?
-Hayalleri Nasıl Gerçeğe Dönüştürebilirsiniz?
-Bilinçaltı ile İletişim ve Telkin Metodunu Nasıl Kullanabilirsiniz?
-Konsantrasyon ve Hafıza Geliştirme Tekniklerini Nasıl Kullanabilirsiniz?

Eğitmenler: İnci & Özlem Aktaş (Psikolojik Danışman & Profesyonel Koç & Eğitmen ve Çocuğunun Koçu Sen Ol ile Konuşmanızla Hipnoz Edin Kitabının Yazarları)

Eğitim Tarihi: Hafta içi gündüz, hafta sonu gündüz ve hafta içi akşam tarihleri için bize ulaşabilirsiniz.
Süre: 18 Saat

Bilgi için lütfen bize ulaşın.

Tel: (224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

İletişim Becerileri İletişim Eğitimi İle Geliştirilebilir Mi?

Oca 16, 2016   //   by admin   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

İletişim çatışmaları bir çok nedenden kaynaklanabilir. Bilinç, bilinç dışı süreçler, algısal durumlar, ihtiyaçlar ve tabi ki öğrenilmemiş beceriler. Asosyallik, girişken olamamak, kişinin utangaç olması ya atılgan olamamasının köklü nedenleri de olabilir. Derin psikolojik nedenle, yaşanmışlıklar ve olumsuz deneyimler (hatta tramvatik olaylar) uygun terapi yöntemiyle iyileştirilebilir ve kişide yeni bir bakış açısı geliştirilebilir.

Bununla birlikte nasıl iletişim kurulacağını bilmeyen kişiler için bu bilgi eksikliği ya da bildiklerinin farkında olmama hali, iletişimde sıkça yapılan hatalar gösterildiğinde ve iletişim eğitimi ile bu hataların üstesinden nasıl gelineceği öğretildiğinde, kişilerde zaten var olan potansiyel ortaya çıkacaktır.

Örneğin, söz kesmek, dinlememek, dikkat dağıtıcı şeylerle ilgilenmek, göz teması kurmamak, uygun geri bildirim vermemek gibi bir çok iletişim hatası, iletişim eğitimi ile düzeltilebilmekte ve olası iletişim çatışmaları önlenmektedir.

İletişim eğitimleri ile iletişim becerilerinin geliştirilmesi bir çok akademik çalışmaya da konu olmuştur.

Özetleyecek olursak, herkesin içinde bir liderlik potansiyeli vardır. Bunu ortaya çıkarmak ise hepimizin görevidir. Potansiyeli performansa çevirmek için ise iletişim eğitimleri, hitabet eğitimleri, diksiyon ve etkili konuşma eğitimleri, beden dili eğitimleri ve tüm kişisel gelişim eğitimleri size destek olacaktır.

Sevgiyle kalın,

İnci AKTAŞ

Profesyonel Koç & Eğitmen & Psikolojik Danışman

‘Konuşmanızla Hipnoz Edin’ kitabının yazarı

Eğitimlerimiz hakkında bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz;

Tel: (224) 2434314

info@akademiplena.com

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Etkiyle Tepki Arasında Her Zaman Seçme Özgürlüğü Vardır ! İnci Aktaş

Ara 24, 2014   //   by inciaktas   //   Kişisel Gelişim  //  No Comments

Neden iletişim kuramıyoruz ya da neden iletişim çatışmaları yaşıyoruz? Örneğin erkek bir maymun, uçurumdan düşmekte olan dişi bir maymunu kurtarmak için kucaklarsa, karşıdan hızla yaklaşan dişi maymunun erkek arkadaşı, kurtarıcı erkek maymunu yumruklamak ister mi? Bu ihtimal, inişe geçmiş büyük bir yolcu uçağında eli komşusu tarafından aniden tutulan genç ve güzel bir kızın olayı yanlış anlama ihtimalinden çok daha azdır.. Hayvanlar aleminde yanlış anlaşılma yoktur.

Neden iletişim çatışmaları yaşıyoruz sorusuna cevap verebilmek için kişilerarası iletişimin unsurlarından özellikle ‘biliş’i gözden geçirmekte fayda görüyorum.

Bilişsel davranışçı yaklaşım kapsamında Ellis tarafından ortaya konulan ABC modeline göre, A bizi etkileyen belirli bir olay, B bu olaya ilişkin düşüncelerimiz, C ise bu düşüncelerin etkisiyle ortaya çıkan duygularımız ve davranışlarımızdır. Günlük hayatımızda C sonucuna daima A olayının sebep olduğunu sanırız. Ancak o olay karşısındaki düşüncelerimizi göz ardı ederiz.

Oysa hiçbir olay tek başına hiçbir anlam ifade etmez. Bu olaya anlam yükleyen, dolayısıyla yüklediğimiz anlamın sonuçlarını yaşayan bizleriz.

Ne yaşarsak yaşayalım, etkiyle tepki arasında her zaman psikolojik bir mesafe vardır. Bu mesafe kiminde bir saniye, kiminde bir dakika olsa da düşüncelerimizi ve tepkimizi seçebiliriz.

Şimdi, son zamanlarda yaşadığınız bir iletişim çatışmasını düşünün, farklı davransaydınız olayın sonuçları nasıl değişirdi? Biraz daha ileri gidersek, karşı tarafın davranışı hakkında farklı düşünseydiniz, davranışınız değişir miydi? Kesinlikle değişirdi…

NLP’nin en önemli ön varsayımlarından birisi, herkesin davranışının altında kendince olumlu bir niyet vardır, varsayımıdır. Bir dahaki sefere, herhangi bir kişinin herhangi bir davranışına tepki vermeden önce düşünün…Ancak bu sefer negatif değil pozitif düşünün, karşınızdakinin davranışının altında kendince oluşturduğu olumlu niyeti arayın ve tepkinizin ne kadar farklı olacağını görün.

Sevgiyle,

İnci AKTAŞ

Profesyonel Yaşa Koçu & Nlp Eğitmeni & Hipnoterapist

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Konuşmanızla Hipnoz Edin – Topluluk Önünde Hipnoz Edici Bir Konuşma Nasıl Yapılır?

Yapılan araştırmalar insanların en büyük korkusunun ölüm, ikinci korkusunun ise topluluk önünde konuşma korkusu olduğunu kanıtladı. Topluluk Önünde Konuşma ve Hitabet konusunda yıllardır yaptığımız çalışmalar bir de kitabın ortaya çıkmasını sağladı.

Bizi bu kitabı yazmaya iten şey, topluluk önünde konuşmanın yalnızca doğuştan hatip olan kişilere özgü olmaması, yeteneğin NLP ile modellenebilmesidir.

Bu kitap değişim için fırsat yaratacak, topu yuvarlamaya başlayacak ve siz ilerlerken, size adım adım rehberlik edecektir. Fakat fırsatı değerlendirecek, kendi iyiliği için gereken eforu sarf edecek ve sonunda golü atması  gerekecek olan kişiler sizsiniz.

Bir gün karşılaşmak ümidiyle…

İnci AKTAŞ & Özlem AKTAŞ

İnci ve Özlem Aktaş, Bursa’da yoğun ilgi gören Topluluk Önünde Konuşma Eğitimi’nin eğitmenleridir.

NLP Uzmanı Bursa, Profesyonel Yaşam Koçu Bursa, Eğitmen

 

Kişisel Gelişim Uzmanlarımız İnci AKTAŞ ve Özlem AKTAŞ’ ın ‘Konuşmanızla Hipnoz Edin ‘ isimli kitabı çıktı ! Şimdilik D&R Kitapyurdu ve tüm internet kitapçılarında..Kısa bir süre sonra tüm kitapçılarda..
Aşağıdaki linklerden satın alabilirsiniz…

http://www.dr.com.tr/Kitap/Konusmanizla-Hipnoz-Edin//Egitim-Basvuru/Kisisel-Gelisim/urunno=0000000590049

http://www.kitapyurdu.com/arama/default.asp?anahtar=konu%FEman%FDzla+hipnoz+edin&ara.x=0&ara.y=0&stype=4&type=list&populer=0&aramasekli=1&exactly=ON&satis=2&x2=0

Topluluk Önünde Konuşma Eğitmi Bursa

Plena Human Bütünsel İnsan Gelişim Akademisi

(224)2434314

Söz Ola Kese Savaşı, Söz Ola Kestire Başı – Hicran İpekbağlar

Ara 28, 2013   //   by admin   //   Kişisel Gelişim, Makaleler, Söz Ola Kestire Başı  //  1 Comment

Dildir insanı abâd eden,  dildir insanı berbad eden!

Sözüme çok sevdiğim değerli bir büyüğümün deyişiyle başlamak istedim.

Evet, insanoğlunun en temel iletişim aracıdır; “SÖZ”.

Asırlardır insanlar  sevgisini, aşkını, öfkesini, nefretini diliyle ya kusmuş, ateş püskürmüş ya da güller saçmış, gülistan olmuş.

Duygunun kaynağı olan kalb ve onun tercümanı konumundaki dil, sözün değerini belirler. Bu yüzden insanlık tarihinde sözün ayrı bir önemi vardır. Zihnimizle kalbimiz birleşir; düşünce, duygular doğar ve ancak dille ifade edilir. Sözümüz, “ÖZ” ümüz dendir.  Kendini bilmek, tanımak isteyen önce kullandığı dile baksın. Sözü, özüne “AYNA”dır.

Bir rivayete göre, Davud (a.s) Lokman Hekimden bir koyun keserek en  iyi  iki parçasını getirmesini ister.  Lokman Hekim ona kestiği koyunun dil ve yüreğini götürür. Aradan birkaç gün geçince Davud (a.s) yine Lokman Hekimden bir koyun keserek bu sefer en kötü yerini getirmesini ister. Lokman Hekim yine koyunun dili ve yüreğini götürür. Davud (a.s) bunun hikmetini sorunca, Lokman Hekim şöyle cevap verir: ” Bu ikisi iyi olursa bunlardan daha iyisi, kötü olursa da daha kötüsü  bulunmaz “der. Yani bu dünyadaki hayatımızı “Kalp yazar, dil okur.” Sözlerimiz ilim, irfanımızı ya da noksanımızı ortaya serer.  Bu yüzden ilim sahipleri söz söylemeyi bilmeyenlere sükûtu tavsiye eder. “Biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar.” Bu deyişler bizim medeniyetimizin incileridir. Güzel konuşmak, önce susup dinlemeyi bilmekten geçer. Yüce Allah dinlemenin faziletini, yaratılış mucizesinde ne güzel göstermiş, insana “iki kulak, bir ağız vermiş”.  Sözlerimiz ok gibidir, ağızdan çıktıktan sonra bir daha geri dönmez.

Kişi sözü söylemeden önce ona  hakimken, söyledikten sonra ona mahkum olur.  Söylenen sözün manası kadar,  yerinde söylenmesi de önemlidir. Yerinde söylenen söz ciddi etkiler yaratır. Bu anlamda sevgili Yunus Emre bakın ne demiş?

“Söz ola kese savaşı/ söz ola kestire başı.

Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede.

Önemli olan her sözü her yerde değil, anlayanların bulunduğu yerde söylemeyi bilmektir. Anlamayanlara söylenen sözün değeri düşer, ayaklarda pul olur. “Her sözün vakti, her nüktenin yeri vardır. Dilsizin dilinden ancak anası anlar.” Sözü  anlayabilmek içinse göz ve kulaktan çok, kalp ve gönül lazım. Kalpten çıkan söz, kalbe ulaşır, ağızdan çıkan söz ise kulak duvarına çarpar bir türlü aşamaz.  Sözü dinleyen de,  söyleyen kadar önemlidir.  Satıcının güzelliği, alıcıdan gelir. Kalpten gelen söz,  girecek bir gönül mutlaka bulur.  Eşrefoğlu Rumi şöyle der:

“Dil dudak debreşmeden, sözden anlayan gelsin!”

Anlayana beden dili,  yüz ifadesi,  göz,  kaş hareketi bile yeter. Bütün mesele sözü doğru söyleyecek ve söyleneni doğru anlayacak insan bulmakta.  Bu tüm insanlığın özlemidir.

Namık Kemal için şöyle bir hikâye anlatırlar. Rivayete göre Magosa’ da zindandayken yanına bir mahkum gelir.  Üstad şiirler yazar ve yazdıklarını zindan arkadaşına okurmuş. O da bu şiirleri ağlayarak dinlermiş. Namık Kemal de bu durumdan çok etkilenir,”Ne kadar duygulu ve hassas insan” dermiş. Hatta dışarıdaki arkadaşına şöyle bir mektup yazmış: “Zindandayım,  ama çok mutluyum. Çünkü burada beni anlayan birine rastladım. Ben söylüyorum o ağlıyor, o ağlıyor ben söylüyorum.” Namık Kemal bir gün zindan arkadaşına “Ben şiirlerimi okudukça, sen hep ağlıyorsun neler hissediyorsun bana anlatır mısın?” diye sorar. Zindan arkadaşı Namık Kemal’e “Sen yazdıklarını okudukça, sakalın sallanıyor. Ben de sakalın sallandıkça, köyümdeki keçimi hatırlıyorum.  Onu çok severdim, özlüyorum. ” diye cevap verir.

İşte,  Mevlana’nın da dediği gibi,”Siz ne anlatırsanız anlatın, anlattıklarınız karşınızdakinin sizi anladığı kadardır.

Öyleyse nasıl duyurmaya çalışıyoruz sesimizi,  kime anlatmaya çalışıyoruz bildiklerimizi? Anlattıklarımız ve bildiklerimiz, diğerlerinin anladığı ve bildiği kadar. Belki de bazınız, çoktan bıraktınız bu makaleyi okumayı. Eğer buraya kadar okuduysanız,  gönülden gelen sözlerim delmiştir kulak duvarını,  inmiştir kalbinize…

SEVGİYLE KALIN.

Hicran İpekbağlar

Kişisel Gelişim Uzmanı – Yaşam Koçu

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Doğru Meslek Seçimi Ve İş Hayatında Huzur İçin Kendinizi Tanıyın

Profesyonel Yaşam Koçu İnci Aktaş

İş bulmak ya da çalıştığınız işten emekli olamak zorunda mısınız, yoksa herhangi bir işte çalışmak değil de istediğiniz işi mi yapmak istiyorsunuz? Günümüz ekonomik şartlarında herkesin istediği işi yapması kolay olmayabilir ama istediğimiz kariyeri yapamamamızın tek suçlusu ekonomik şartlar mı?Daha liseye başlarken, kendimizi tanımadan yaptığımız seçimlerin kariyerimizi etkilemede suçu yok mu? İstemediğiniz bir işte, üstelik kendinizi tam anlamıyla tanımadan iş yapmaya çalışıyorsanız, mutsuzluk kapıda demektir. Çünkü hem karşınızdakini hem kendinizi tanımak için bilmemiz gereken bazı şeyler var.

Eğer bu yazıyı okuyan bir anne-babaysanız çocuklarınızın kendini tanımasını sağlamakla işe başlayın. Eğer  meslek seçimi yapacak bir öğrenci ya da yeni mezunsanız veya kariyerinde iletişim çatışmaları yüzünden mutsuzluk yaşayan bir çalışansanız, lütfen dikkatle okuyun ve kişiliğinizi tanıyın.

NLP (Neuro Linguistic Programming) kendi kişiliğimizi tanımada bize Meta Programlarla fayda sağlıyor. Meta programlar bizim zihnimizin en derin algı filitreleridir. Neye önem verip vermeyeceğimizi, neyi isteyip istemediğimizi meta programlar sayesinde filitreleriz. Öyle olmasaydı bu kadar yüklü bilgi bombardımanı altında ezilebilirdik.

Herhangi bir şeyi doğru yapmak için yalnızca bir yol olmadığı gibi, doğru bir meta program yoktur. Herkesin kendine göre bir kombinasyonu vardır ve meslek seçiminde önemli olan kişinin kendini tanımasıdır. Şimdi aşağıdaki bazı meta programları inceleyebilir ve hangi mesleğe uygun olabileceğinizi düşünebilirsiniz. Bununla brlikte, iş arkadaşlarınızın ya da yöneticilerinizin meta programlarını anlayıp, o kişilerle bu programlarla iletişim kurabilirsiniz.

Bütünsel/Detaycı

Ağaca bakarken ormanı, ormana bakarken ağacı kaçıran tiplerle her zaman karşılaşırız. Bu örneklerin ikisi de uç örneklerdir. Eğer detaycıysanız parçaları hatırlarsınız. Eğer bütüncüyseniz de harika vizyonlar belirleyip planlar yaparsınız. Örnek vermek gerekirse, detaycı biri gerçekten iyi bir muhasebeci olabilir.

İş hayatında ise bu iki kişiyi bir araya getirirseniz birbirlerini çıldırtabilirler. Detaycı, en ufak detayları bile inceleyerek bütüncüyü çıldırtacak, bütüncü ise detay vermeyerek detaycıyı belirsizliğe sürükleyecektir. Önemli olan bu iki kişinin iletişimini meta programlarına göre düzenlemeleridir.

İçe Dönük/Dışa Dönük

Dışadönük insanlar başkalarıyla eğlenirken enerji toplar. Arkadaş canlısı ve sosyal kişiliktir. Bu kişilerin çok fazla arkadaşı ve bağlantısı olur. Örneğin satış işinde çok başarılı olabilirler. İçe dönük kişilik ise fazla arkadaşı yoktur ama dostları vardır. Takım çalışmasına yatkın olmadıklarını söyleyemem ancak takım içinde verilen görevi yalnız başlarına ve müdahale olmadan yapmak isterler. Onlar fikir adamlarıdır.

Farklılıkçılar/Benzerlikçiler

Benzerlikçiler, bir şeyler bir şeylere benzerse aktif olabilirler. Yeniliğe açık değildirler. Onlar, “En kısa yol bildiğin yoldur,” derler. Ar-ge departmanı onlar için uygun değildir. “Bak bu harika bir fikir, eğer bu işi yaparsak çok para kazanacağız,” derseniz onları bu işe ikna edemezsiniz. Ancak bir farklılıkçıysanız yeni bir işe başlamaktan motive olabilirsiniz.

İç referanslılar/Dış referanslılar

Eğer bir karar verdiyseniz ve kimse bunu değiştiremeyecekse siz iç referanslısınız demektir. Eğer başkalarının sizin hakkınızda ne düşündüğü sizi olumlu ya da olumsuz etkiliyorsa dış referanslısınız.  Kendinizi tanımlamalı ve buna göre mmotive edebilmelisiniz.

Yaklaşmacı/Uzaklaşmacı

Eğer bir aksiyon alırken acıdan kaçmak amacındaysanız uzaklaşmacısınız demektir.  Eğer iyi şeyler düşlüyor ve bundan motive oluyorsanız  yakınlaşmacısınız. Eğer bir iş kurmak istiyorsanız ve aslında uzaklaşmacıysanız dikkat, o zaman işlerin sürekli ters gidebileceği korkusuyla motive olacaksınız demektir, ki bu bir girişimciden beklenecek en son şeydir. Uzaklaşmacı birisine çok çalışırsa neler kazanacağından bahsederseniz bu hiç bir işe yaramayacaktır. Onu, eğer yeteri kadar çalışmazsa işini kaybedeceğiyle ya da bir kimlik sahibi olamayacağıyla motive edebilirsiniz. Aynı şekilde yakınlaşmacı birisini ise işten çıkarmakla korkutmanız hiç bir işe yaramaz. Ona kazanacaklarınız göstermelisiniz.

Eğer meslek seçme aşamasındaysanız, özellikle; detaycı mı, bütüncü müsünüz ya da içe dönük müsünüz, dışa dönük müsünüz, buna çok dikkat etmelisiniz. Eğer iş hayatındaysanız ve anlaşmazlıklar yüzünden huzurunuz yoksa, karşınızdaki kişinin meta programını anlayıp ona göre yaklaşmalısınız. Psikolojide kimlik tipini anlayabileceğiniz bir çok test vardır. Ancak insanların karşısına her zaman bu testlerle çıkamayabilirsiniz. Meta programlar bu nedenle bize güçlü bir kendini tanıma olanağı vermektedir.

İnci Aktaş

Profesyonel Yaşam Koçu Bursa

Nlp Uzmanı Bursa

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

İş ve Özel Hayatınızda Güven Kazanmanın Yolları

İş Ve Özel Yaşamınızda Güven Kazanmanın Yolları

Güven nedir? TDK’ya göre: Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat…Güven, iyi bir ilişkinin tanımıdır. Stephen Covey’in dediği gibi; Dünyadaki tüm kurumlar, buna evlilik kurumu da dahil, ilişkiler temeline yani güvene dayanır. Peki güven olmadığında bu ilişkilerde iletişim nasıl olur?Birisine onu sevdiğinizi söyleyebilirsiniz. Ama bunu davranışlarınızla göstermediğinizde lafta kalacaktır. “Ben güvenilirim” diyebilirsiniz, “İşleri zamanında bitiririm” diyebilirsiniz, işler sürekli aksadığında bu sözünüzün ne önemi olacaktır? Saatlerce neler yapacağınızı anlatabilirsiniz ama gerçekten yapmadığınız sürece bu güven sağlamaz, aksine güven üzerinde yıkıcı bir etkisi vardır.

NLP ( Neuro Linguistic Programming) ‘İnsanların sözlerine önem verin ama davranışlarına daha çok önem verin. İkisi arasında bir çelişki varsa davranışlarına önem verin’ der. Bu davranış “seni seviyorum” derken gözlerinizi kaçırmak gibi mikro bir davranış da olabilir, sarılmak gibi makro bir davranış da…

Neticede güveni ancak davranışlarınızla sağlayabilirsiniz. İş hayatınızda ya da özel hayatınızda güveni nasıl sağlayabilirsiniz? Güven konusundaki şu benzetmeyi severim. Güven kazanmak büyük bir su kovasını doldurmak gibidir. Her güven verici davranışınızda bir damla su dolar kovaya. Ancak bir gün bir güven kırıcı davranış sergilersiniz ki, o da kovaya tekme atıp devirmek gibidir. 25 yılda damla damla oluşturduğunuz güveni 1 dakikada yerle bir edebilirsiniz.

Şimdi güven kazandıracak davranışları inceleyelim;

–          Sadık olun : Birlikte çalıştığınız insanlar ya da aile üyeleriniz yanınızdayken söylemeyeceğiniz şeyleri, onlar yokken farklı ortamlarda söylemeyin. Size destek olanların başarılarınızdaki katkılarına sadık olun ve bunu dile getirin. Onları bol bol takdir edin, teşekkür edin. Yanınızda olmayan kişiler hakkında savunmasını gerektirecek şekilde konuşmayın. İş hayatında, oradakilerden biri kalktığında diğerleri hemen onun arkasından konuşmaya başlar. Bazıları bundan zevk alır. Ama gözden kaçırdığı şey, o kalktıktan sonra da kendi arkalarından konuşulacağıdır. Bundan böyle birisi hakkında konuşacaksanız bile sanki yanınızdaymış gibi konuşun. Dedikoduya karışmayın.

–          Daima Doğruyu Söyleyin : Doğruyu söyleyin ve doğru anlaşıldığınızdan emin olun. Doğruyu söylemek ile doğru anlaşılmak farklı şeylerdir. Doğruyu söyleseniz bile yanlış anlaşılmış olabileceğinizden, iletişim yeteneğinizi geliştirin. Dürüst olmak, olanları olduğu gibi anlatmak, gerçekleri çarpıtmamak güven oluşturmak için oldukça önemlidir.

–          Saygılı Olun : Konfüçyüs der ki: “Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma.’ Eğer saygı ve ilgi göstermezseniz, bu hem iş hem özel hem de sosyal hayatınızda büyük bir sorun yaratır. Bazı kişiler tanırım yalnızca çıkarı olan kişilere saygı ve ilgi gösterirler. Oysa bir kişinin karakterini, kendisine yararı veya zararı olmayacak kişilere davranışlarından anlayabilirsiniz. İnsanlara karşı saygı ve ilginizi göstermek için; takdir edin, teşekkür edin, gülümsemelerini sağlayın ve en önemlisi kendilerini önemli hissetmelerini sağlayın.

–          Olduğunuz gibi görünün, göründüğünüz gibi olun. Güven yaratmak için, açık, samimi ve içtenlikle davranın. Doğruyu söylemek ve olduğunuz gibi görünmek hızla güven oluşturur, yapmacık tavırlarla kişileri yanıltmaya çalışmak, sahte bir dünya yaratmak güveni ve insanları kaybettirir. İnternet, saydamlığın en güzel örneğidir. Her şeye açıkça ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda sahte dünyalara, takma adlarla yaşanılan hayatlara da tanık olabilirsiniz. bir psikoloğun bir gazetedeki yorumunu okumuştum bir gün. Danışanlarının facebook’taki sahte dünyalara ve mutluluk resimlerine dayanamayıp depresyona girdiğini söylüyordu. Güven yaratmak için olduğunuz gibi görünün.

–          Hatalarınızı Telafi Edin ve Ders Alın : Bir hata yaptığınızda hemen kabul edip özür dilerseniz ve hemen ardından telafi edecek adımları atarsanız, insanların size güveni artar. Eğer güven kovasına tekme atmak istiyorsanız örtbas etmeye çalışın. Eğer hiç hata yapmasaydık hiçbir şey öğrenemezdik. eğer hiç hata yapmıyorsak hiçbir şey yapmıyoruzdur, ki bu daha kötü bir şeydir. Hata iyi bir şeydir, tabi kabul edip ders almanız ve telafi etmeniz koşuluyla.

–          Sonuç Üretin : Eğer iş yerinizde veya ailenizde, kaybolmuş bir güveni yeniden yaratmak ya da ilk defa başladığınız bir işte hıza güven kazanmak istiyorsanız, en hızlı yol sonuç üretmektir. Dilimizde “laf çok, icraat yok” gibi sonuçların gözükmediğinden dolayı güvensizlik yaratılmış olduğunu ifade eden deyimler vardır. Hızla üretilen sonuçlar, hakkınızda oluşan olumsuz kanıları da ortadan kaldırır.

–          Sözünüzü Tutun : Asla tutamayacağınız sözler vermeyin. Bir söz verdiyseniz mutlaka tutun. Tutamadığınız sözler için mutlaka özür dileyin ve telafi edin. Bir söz verirken gerçekçi olup olmadığına bakın.  Bazen veremediğiniz sözler karşınızdakini hayal kırıklığına uğratabilir. Yine de önceden hayal kırıklığına uğramak, sözünüzü tutmadığınız için güven kaybı yaşamaktan daha iyi olabilir.

Ve son olarak siz de insanlara güvenin.‘Her zaman güvenip bazen hayal kırıklığına uğramak, sürekli güvensizlik içinde olup bazen haklı çıkmaktan iyidir.’-Neal A. Maxwell

İnci Aktaş

Profesyonel Koç & Eğitmen & ‘Konuşmanızla Hipnoz Edin’ Kitabının Yazarı

(224) 2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Sayfalar:12»

Makaleler Categories

Ara

Kategoriler