Browsing articles tagged with " nefes terapisti bursa"

NEFES TERAPİSİ İLE MİGREN ATAKLARI KONTROL ALTINA ALINABİLİR Mİ?

Eyl 3, 2018   //   by admin   //   Makaleler  //  No Comments

migren

NEFES TERAPİSİ İLE MİGREN ATAKLARI KONTROL ALTINA ALINABİLİR Mİ?

Migren otonom sinir sisteminde oluşan bio-elektriksel bir hastalıktır. Otonom sinir sistemi ise bedendeki tüm yaşamsal faaliyetleri yönetir. Çeşitli faktörler otonom sinir sisteminin işlevsel faaliyetlerini bozarak beyin damarlarının genişleyip daralmasına sebep olur. Açlık, susuz kalma, uykusuzluk, hormonâl değişiklikler ve hava olayları migreni tetikler. Ama en çok da mükemmeliyetçi, detaycı, hassas kişilik yapısı diyebilirim.

Migren şikâyeti olan danışanlarımın genelinin takıntılı, kırılgan ve duygularını ifade etmekte zorlandıklarını fark ettim. Bu durum onların diyafram adalesini kullanmadan göğüs solunumu yapmalarına sebep olur. Göğüs solunumu ise zihinde kutuplaşma ve gerginliğe yol açar. Bir de bu duruma genetik yatkınlık eklendiğinde kişi bir kısır döngü içine girer.

Ortaya çıkan gerginlik omurilik boyunca yükselir, omurilik soğanından başın bazı bölümlerine yayılır. Bu da sinir sistemi üzerinde basınç algılamasına, ağrılara ve duygusal sıkışmalara neden olur. Sinir hücreleri arasındaki sinyallerin iletimini sağlayan canlılık, zindelik, mutluluk hissi veren serotonin hormonu azalır. Stresi tetikleyen kortizol hormonu yükselir. Böylece migren atakları içinden çıkılmaz bir kısır döngü haline gelir.

Bu döngünün kırılma noktası, diyafram nefesini kullanarak doğru nefesi hayata geçirmek, düzenli nefes egzersizleri ve nefes terapisi ile migren ataklarında ağrıyı azaltmak, kontrol altına alabilmektir. Diyaframı kullanarak doğru nefes alımı ile tüm kaslar gevşer, sinir sistemi üzerinde basınç algısı ortadan kalkar. Serotonin, dopamin hormonları artar, kortizol  gibi stres hormonlarının  seviyesi  düşer. Böylece zihindeki kutuplaşma, anlayış ve kavramada düzelme olur. Baş ve boyun çevresindeki sıkışan enerji serbest kalır. Beyin hücrelerine bol oksijen gider. Otonom sinir sistemi doğal işlevlerini yerine getirmeye başlar. Nefes terapisi ve düzenli nefes egzersizleri migren ataklarını kontrol altına almaya yardımcı olur.

Nefes Terapisti

Hicran İpekbağlar

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

İkinci Beyniniz Bedeninizin Neresinde? – Hicran İpekbağlar

Haz 30, 2014   //   by admin   //   İkinci Beyniniz Bedeninizin Neresinde?, Kişisel Gelişim, Makaleler  //  No Comments

Kafatasımız içindeki “beynin” bir ikizi olan, son yıllarda nörobilimcilerin araştırma konusu, sahip olduğumuz “ikinci beyin” düşünüyor, hatırlıyor ve karar veriyor.

Anne karnında yaşam enerjimizi almak üzere annemize bağlanıp, hayata tutunmamızı sağlayan göbek kordonumuz, dünyaya geldikten sonra da görünmeyen bir köprüyle sonsuza bağlanarak yaşam enerjimizi devam ettirmede önem kazanıyor.

Dünyadaki tüm insanlara hangi kültürden olursa olsun, korku, endişe, kaygı, huzur ve sevinç gibi duyguları nerede hissettiklerini sorsak, hemen hemen tümü “karın bölgelerini” işaret eder. Ezelden beri insanlar zor işlerin üstesinden gelirken “göbeğim çatladı”, sevinçli zamanlarında “göbek atmak istedikleri”, aşık olunca “karnımda kelebekler uçuşuyor”, acılı zamanlarında “karnımın içi yanıyor”, heyecanlanınca “karnım ağrıyor, midem bulanıyor” ifadelerini kullanarak bilinçsizce olsa da, bu bölgeden gelen mesajları hissedebildiklerini vurgulamışlardır. İnsanlık bunu hep sezmiştir. Artık bilim dünyası da bunu doğruluyor.

Evet, birçok bilim insanına göre “karın bölgesi” kafatasımızın içindeki merkezin devamı. Yani alt sindirim sistemini oluşturan organların hücre yapısı, etken maddeleri ve reseptörleri sayesinde kafadaki beynimizle aynı. Otuz adım uzunluğundaki bağırsaklarımız (ENS) enterik sinir sistemimizin hücreleriyle dolu. ENS yüz milyon nöronuyla “ikinci beyin” olarak adlandırılan komplex bir sistem. ENS sindirim işlemini yönetiyor. Beyin ve omuriliği ihtiva eden merkezi sinir sistemi  (CNS) ile yakın ilişkide ve etkisi altındadır. Yani beynimiz ve bağırsaklarımız konuşuyor. Sindirim sistemimiz hiç durmadan, uyurken dahi beyne hikâyeler anlatıp duruyor. Ona duygusal profil yaratıyor. Yaşamın her dakikasında beyne bir duygu yatağı hazırlıyor. Gece de bu rüyalarla devam ediyor. İnsanlar o gizli bilgi deposunu hiç bilmeden kullanıyor. O karından gelen şifreler ancak, yapay bir kuvvetlendirme ile bilinçaltına gizleniyor, zamanı gelince de ortaya çıkıyor. Mesela kronik stres ve gerginlik durumunda, insan çok hassas bir yapıda olup, çok kuvvetli duyulan bu duyguları bilincin algılaması sonucu, insan korku ve kaygısını ne kadar iyi hatırlıyorsa, gelecek seferde o kadar bilinçli karar alıyor. Kimin, kiminle konuştuğunu araştıran bilim insanları, ağız ve yemek borusu tamamen, mide ise zaman zaman kafa beyninden emir alırken, mide çıkışından itibaren bağırsaktaki ikinci beyin, bilgileri kendisi değerlendirir, işleme koyar, enfeksiyonlara karşı savunma ve kas çalışmasını koordine eder. Çok az bilgi beyin tarafından bağırsaklara gönderilir. Kısa zaman önce bilim insanları bağırsaktan beyne giden sinir hatlarının, beyinden karına gidenlerden çok daha fazla olduğunu, bağlantıların % 90’ının aşağıdan yukarı doğru gittiğini bulguladılar. Bağırsaktan gelen sinyaller her yerde mevcut fakat bilinçli olarak algılayamıyoruz. Ancak bulantı, kusma ve ağrı gibi alârm işaretleriyle farkına varabiliyoruz. Yani karın bölgesi özerk çalışıyor ve hastalanıp kendine özgü nevrozlar geliştirebiliyor. Karnımız da hissediyor, düşünüyor ve hatırlıyor. Sezgisel kararlarımızı buradan gelen “iç ses” dediğimiz mesajlarla alıyoruz.

Bu ikizler, anatomik anlamda da benzerlik gösteriyor. Bağırsakların kıvrımlı yapısı beyindeki kıvrımları çağrıştırmakta. İkisi de hassas bir idare merkezi. Psikolojik durumumuza etki eden seratonin, dopamin gibi aktif maddelerin de kaynağı.

Bu karanlık mağaradaki olup bitenleri araştıran bilim insanları ve çok eski zamanlardan beri zikir ve meditasyon yapan kişilerin hemfikir olduğu konu ise şu: Beyin haricinde en çok sinir hücresinin bulunduğu bağırsaklar, hem beden hem de ruhun hayatta kalmasını sağlıyor. Bağırsaktan gelen mesajlarla bilinçaltı boyutta gizlenen korku, endişe, kaygı, stres gibi duygu durumları karın bölgemizde birikir. Kafa beynimizin yönetiminde olan alışkanlıklarımızın değişmesi gereken durumlarda, bu bölge üzerinde çalışmalar yapılarak arınma meydana gelir. Karın bölgesinde enerji zayıflığı olan insanlar cansız, moralsiz depresif, kendini gerçekleştiremeyen, hayatın kendine verdiklerinden memnun olmayıp şikayet ve öfke duyan kişilerdir. Bu bölgede gerekli enerjiyi barındıran insanlar ise enerjik, cesur ve akışkandır.

O halde karın bölgemize enerjiyi nasıl taşıyacağız?

NEFES!!

Evet bir ucu Yüce Yaradan da, diğer ucu yaradılanda olan nefes ile. Diyaframı kullanarak bütünsel nefes almayı öğrenerek karın bölgesi farkındalığıyla tüm tıkalı enerji kanallarının açılması hedeflenir. Meditatif bir zihin durdurma işlemi gerçekleşir. İkinci beyinle; daima geçmiş ve gelecekle ilgilenerek, “şu anı” kaçıran, civa gibi hareketli zihnimizin sakinleşmesi, içsel sessizlik yaratabilmenin manasal gücü ile yüce yaradan ile “farkında” olarak bağlantılı bir hayat gerçekleştirebilir.

Sufiler, nefes ve zikir çalışmaları ile  bilinç-bilinçaltı ve diyaframı kullanarak (karındaki ikinci beyin ile ) sır dolu bir enerji akımıyla, bilinmeyen ruhsal alemlere kapı aralamış ve bu sırrı nesilden nesile aktararak devamını sağlamışlardır. Sadece sufiler, İnsan-ı Kâmiller değil, tüm ezoterik bilgiler, uzak doğu dinleri, mistik öğretiler de nefes mucizesi ile kendi özlerine tanıklık etme şansını yakalayabilmek için çalışmışlardır.

Nefes, bizi gitmek istediğimiz yöne götüren sihirli ve gizemli bir köprü. Kafa beynimiz ve karındaki ikinci beynimiz arasında uyumu sağlayan bu köprü anda kalmanın, geçmişin masallarından, geleceğin endişesinden kurtulmanın en etkin yollarından biri.

Manevi öğretiler ve bilimin yaptığı araştırmalar sonunda zengin bir kaynak olan nefes mucizesi tüm insanlarda mevcut, hali hazırda bulunuyor. Bu dünyada sahip olduğumuz tek varlık, Yüce Yaradan’ın “üfürdüğü ruh” olan nefes ile dünyaya geliş amacımızı gerçekleştirmek mümkün olabilmekte. Tek mesele bu kaynağı kullanmayı isteyip istememekte….

Kişi eğer istiyorsa Nefes ve Meditasyon Koçluğu bu farkındalığı kazanmak adına, nefes egzersizleri ve nefes terapisi olmak üzere iki bölümden oluşan programıyla “an”da kalmamızı sağlayan bir yoldur.

Hicran İpekbağlar – Nefes Terapisti

(224)2434314

Online Eğitimlere kayıt için; www.plenahuman.com internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. Tüm online eğitimlerimize sitemizden ulaşabilirsiniz.

Makaleler Categories

Ara

Kategoriler